Fibrobeton markasını daha öğrencilik yıllarında tanımaya başlamıştık. Mimar Sinan Üniversitesi’nde uygulama projesi hocalarımızdan Şahin Bey anlatırdı. Sonraları Fibrobeton’un yaptığı ilk uygulamaları görünce aslında markaya biraz da şüpheyle yaklaştığımızı hatırlıyorum. Malum o yıllar posmodernitenin ilk yıllarıydı. Birtakım Yunan kolon başlıkları, tapınak girişleri gibi uygulamalar bu teknoloji ile rahatlıkla yapılıyor ve firmanın reklamlarında da sıklıkla bu tasarımlar kullanılıyordu. Bu durum açıkçası az da olsa bu malzeme ve markaya karşı mesafeli durmamıza neden olmuştu. Ancak çok geçmeden malzemeyi, markayı ve teknolojiyi tanıdık. Bu malzemenin, tasarımcıya sınırsız imkanlar sunan bir prekast kaplama teknolojisi olduğuna tamamen ikna olduktan sonra aramızda yıllar sürecek bir işbirliği de doğmuş oldu.
Yıllar içinde kendi tasarımlarımızı ve kendi mimari üslubumuzu Fibrobeton’un becerisi ile bir araya getirerek kullanmaya başladık. Kendi ofisimiz dahil pek çok projede Fibrobeton ve prekast teknolojisini kullandık ve kullanmaya da devam ediyoruz. Fibrobeton’la uygulama gerçekleştirdiğimiz ilk projemiz, Pendorya projesi olmuştur. Bizim için ilginç bir deneyimdi. Pendorya o zamana dek yaptığımız en büyük binaydı. Bina bir alışveriş merkezi olduğu için çok büyük bir sağır cephesi vardı ve projenin konsepti gereği eğrisel bir geometriye sahipti. Burada kesintisiz bir doku ile desenli 3 boyutlu duvar oluşturmak istiyorduk. Bunun için Fibrobeton’la bir çözüm arayışına girdik. Fibrobeton bizimle beraber ilk defa bu projede üç boyutlu bir duvar uygulaması yaptı. Daha önce pek çok iki boyutlu delikli, şekilli, hazır kalıplı sistemleri vardı fakat bu proje için birlikte çalışarak yepyeni bir yaklaşım geliştirdik. Bir heykeltraş ile birlikte bir desen çalıştık, onun çalıştığı deseni polyester kalıplara aktardık, büyüterek kalıplara döktük ve 9 metrelik kesintisiz paneller ve gizli derz uygulamasını gerçekleştirdik. Hem gizli derz, hem 9 metrelik panel, hem de üç boyutlu cephe uygulaması Fibrobeton tarafından ilk defa bizim projemizde denenmiş oldu. Bu noktada Fibrobeton’un son derece iyi yetişmiş teknik ekibi ve fabrikasının sunduğu imkanların aklımızdakileri gerçekleştirmek için çok büyük rol oynadığını belirtmek gerekir. Düzce‘deki fabrikada yaptığımız uzun mesaileri, laboratuvarda renkler ve dokular için nasıl çalıştığımızı, yediğimiz güzel alabalıkları gayet iyi hatırlarız. Muhammed Maraşlı Bey’in projenin daha başarılı olması için gösterdiği gayretleri ve çabaları da unutmak mümkün değil. Sonuçta tüm bu çalışmalarımız olumlu sonuç verdi ve 300 küsur metrelik eğrisel geometrili cephede, tek bir derz görmeden uygulama gerçekleşti. Bina halen kullanımda. Bu projeden hemen sonra yine bir alışveriş merkezi projesinde birlikte farklı bir çalışma gerçekleştirdik.
Gaziantep Prime Mall’da bordo renkli, baklava desenli cephe kaplamamızı da yine benzer büyüklükte üç boyutlu paneller kullandık. Projenin bulunduğu coğrafyanın etkileri, binanın kabuğunun şekillenmesinde bize yol gösterdi ve bir kez daha Fibrobeton’un bizim tasarım fikrimizi hayata geçirmesi için iş birliği yaptık. Binanın girişlerinde yaratılan falezlerde Mezopotamya’yı yansıtan renkler ve formlar kullandık. Doku olarak da Gaziantep’in çok aşina olduğu “baklava” şekli belli belirsiz olarak binanın dış cephesine taşındı.
Bu projemiz de son derece başarılı sonuçlar verdi ve çevre halkı tarafından da çok sevildi. Ortaköy’de bulunan kendi ofisimizi de yine Fibrobeton’un malzeme olarak bize sunduğu imkanları kullanarak gerçekleştirdik. Binamızın bulunduğu yerin kentsel SİT alanı olması sebebiyle sahip olduğu ölçeğe uygun bir takım cephe partisyonları ve kaplamalarını yine Fibrobeton desteği ve kendi tasarımımızı buluşturarak tamamladık. Türkiye gibi işçilik standartları tam oturmamış ve işçiliğin Avrupa ülkelerine göre nispeten ucuz olduğu ülkelerde genelde el becerisine dayalı cephe uygulamalarında FİBROBETON® gibi prezisyonu yüksek bir alternatif ile yer değiştirmek, binalara çok ciddi bir katkı ve kalite sağlıyor. Biz de uygulamalarımızda bunu gördük ve sıkça kullandık. Dolayısıyla firmayla geçmişten bugüne kadar yaptığımız işbirliklerinde hep yenilikçi birtakım metotlar ile sınırları zorladığımız bir çalışma ortaklığımız oluştu. Bunun ileride de hem kendimizi hem firmanın bilgisi ve teknolojisini zorlayarak yeni ve farklı uygulamalar için devam edeceğini ümit ediyoruz.
Fibrobeton’la yıllara dayanan iş birliğimiz, bizim için eşsiz dostlukları da beraberinde getirdi. Sadece malzemenin bizim tasarımdaki isteklerimizi karşılaması değil, insan faktörü de bizim için hep çok önemli oldu. Her konuda yardımcı ve çözümcü yaklaşımları ile sevgili Dündar Abi’nin bir dediğimizi iki etmemesi, çok sevgili Beni kardeşimizin dünyanın neresinde olursa olsun tüm ekibi seferber ederek acil sorularımıza yanıt bulması bizim için daima çok kıymetli. Mimari de birçok konu gibi yeni dünyaya ayak uydurdu. Kullanılan programlar dijitalleşiyor, robotik üretim mimarlık üretiminin bir parçası haline geldi, son derece karışık formlar yeni yazılımlar sayesinde mimarlar tarafından çok zengin mekanlara ve kabuklara dönüştürülebiliyor. İleriki tasarımlarımızda bunları yine Fibrobeton’un üretim maharetleri ile birleştirerek çok daha zengin mekanlar, zengin cepheler ve zengin kabuklar oluşturabileceğimizi düşünüyorum. Bunun için gelişen teknolojiyle birlikte bunlara adapte olarak, mimari içine entegre etmek hedefimiz olacaktır diye düşünüyoruz.